Serpilen

9th February - 2nd April 2017


The Pill // 181 Mürselpaşa Caddesi, 34087 Istanbul, Turkey
Photographed by Leylâ Gediz, Hasan Deniz and Chroma.

 

 

 

 

 

 

Bir adım daha,

baldırlarım gergin, burun deliklerim titrek ve ayaklarım 42 numara

soluk soluğa 0.6 saniye ve 54 santim ediyor her adımımda

Gideceğim yolun kaç kilometre olduğunu bilebilseydim

oraya ne zaman varacağımı da hesaplayabilirdim

Yoruldum yavaşladım ama pus çökmüş

ufku bile göremiyorum.

 

Bir adım daha,

boyum 1.78, tartıda 62 kilo geliyorum

lastik ayakkabılarımın altında ezilen taşların sesi

açık mavi, Eylül almıştı ilk maaşıyla

Halam her bayram arifesi bir sürü ayakkabı getirirdi,

ben de beğendiğimi seçerdim

Ayakkabıya düşkünlüğüm halamla gelir

ve gerisi alındıkları dükkana geri dönerlerdi.

Bir adım daha,

ciğerlerim yanıyor

dağ havası alıyorum alveollarıma

Hava buz gibi çam kokuyor

nefes verdikçe buharlanıyor pedal çevirmeme gerek olmayan

6.7 kilometre

Bayırköy'e giden yolda bisikletle süzülüyorum

yokuş aşağı, sağdan sola dört metre

ellerimi saldım

toprak yumuşak, toz kalkmıyor

bisiklet kayıyor

Çam kokusunu yarıp geçiyorum

akmaya en yakın his bu olsa gerek.

 

Bir adım daha,

pedala asılıyorum

hafif bir yokuş

zinciri çatırdatıyor, 0,060 bar

Amortisörler hafifçe yaylanıp karşı koyuyor

Yağlamayı unutuyorum nice zamandır

garç gurç ediyor yayları.

 

Bir adım daha,

dizlerim iyice ağrımaya başladı

Uyluklarım yanıyor

son bahar rüzgarı yükünü gözeneklerime taşıyor, üşüyorum

Şort giymemeliydim belki

ama hala sonbaharın geldiğine ikna olmadım

Çok kısa şortlar giydiğim için köylü benimle çok alay ederdi

Bir kız ama hoşlandığım bir kız

hatta ilk aşkım

annen mi giydiriyor seni demişti

Kasıklarıma kadar açıktaydı bacaklarım

onu da halam getirmişti.

 

Bir adım daha,

başım dönüyor, midem

bulanmaya başladı, soluk soluğayım

Kenarda bir kaya kestirdim gözüme otursam mı?

Ne zaman hasta olsam küvete eğilip kusardım

Anne! Anne!

Annem gelip yüzüme su vururdu

 

Her adımda annemden uzaklaşıyorum

33 yıl olmuş.

Bir adım daha,

mı?

ama hayır

hayır atamayacağım bu adımı

Bir cuma günü okul çıkışında sırtımızda 17 kilo

çamurlu botlarımız, atlayıp trene Sapanca'ya gitmiştik

saat 9-10 gibi kalakaldık yolun ortasında

İlk gördüğümüz köy yolu 8 kilometre

yerlerde kar

Göktuğ'a ayak uydurmak ne mümkün

Olympos’tan yuvarlanmış dediler 20 metreye

Okulda anma töreni yaptık

Nasuh Mahruki gelmişti.

 

Bir adım daha,

ileride bir çeşme var gibi

ne zamandır açım

eğilip kustum bütün acı saframı

başka bir şey kalmadığından içimde

Su serptim yüzüme

bedenim boşaldı

hafifledim

artık rüzgar daha bir tazeleyici

İnsanın kasları iyice yorulduktan sonra

acı, bir parçan oluveriyor

öldüğümü hissetmiyorum.

 

Bir adım daha,

bir patika mı var az ileride?

Ormana karışıyor, takip etsem mi?

yoksa bu yol uzadıkça uzuyor bir yere varmayacak gibi

Güneşten payını almamış ormanda yer gök çam dikeni kozalak

Çam ağacına çıkmak zordur, çok denedim

Dağlarda gezerken ayı saldırırsa korkusuyla

Yoksa iyi tırmanırım.

 

Bir adım daha,

bir kulübe yapmıştık bir zamanlar böyle bir yere

Erman'ın kolu kırıktı

Armut ağacından düşmüş

İyi bir temel kazmıştık nereden baksan 30 cm

yıllar oldu

hala duruyordur orada

Ne Erman, ne Tacettin, ne Fatih

geri kalanların adını bile hatırlamıyorum

onlar durmuyor

hafızamda büyük boşluk.

 

Bir adım daha,

ormandan sıyrıldım düzlüğe vardım

Kuru ağaçlarda çürümüş meyveler

Buna benzer bir tepede bir keresinde

çekirge istilası vardı

çocuklarla çekirge avına çıkmıştık

Her adımımızda kaçışan yüzlerce çekirge

yakalayabildiğimizin bacaklarını kavurup yiyorduk

Atmacalar

havada asılı kalmış gibiydi.

 

Bir adım daha,

mor dikenler kaplamış her yeri

böğürtlenlerin olmuşlarını seçip iştahla yiyorum

havada kırlangıçlar

alabildiğine gök yüzü her an beni yutacak gibi

ne kadar küçüğüm

çok şükür.

 

Bir adım daha,

vücudumu kaplamış cılk cılk yaralarda kırmızı sarı çiçekler açıyor

şimdi

Dikenleri etime batıyor

dalları vücudumu sarıp kaslarımla bütünleşiyor

öz suları kanıma karışıyor

Yavaş yavaş tüm doğaya yayılıyorum

Hafızam böceklerinkine kavuşuyor

Ellerim yapraklara dönüşüyor

Havada saklı çiğ tanelerini avuçluyorum

Yaşıyorum.

 

 

 

 

 

Muhittin Murat Alat, 2017 

 

 

 

 

 

 

Press Release

 

 

“ Images are significant surfaces. Images signify - mainly - something 'out there' in space and time that they have to make comprehensible to us as abstractions (as reductions of the four dimensions of space and time to the two surface dimensions). This specific ability to abstract surfaces out of space and time and to project them back into space and time is what is known as 'imagination'. […]

This space and time peculiar to the image is none other than the world of magic, a world in which everything is repeated and in which everything participates in a significant context. Such a world is structurally different from that of the linear world of history in which nothing is repeated and in which everything has causes and will have consequences. “

Vilèm Flusser, 1993, Towards a philosophy of photography.

 

 

THE PILL is pleased to announce Leylâ Gediz’s first solo show at the gallery.
Three years after her last solo exhibition, Leylâ Gediz will present a new body of work under the title Serpilen. The word implies an entity that blooms as it is being dispersed. (Turkish)

The curatorial drive of this exhibition allows and multiplies points of access, calling the viewer to contemplate its totality. Leylâ Gediz is a painter who constructs a mode of representation wherein painting and installation are employed as virtually inseperable media, modifying the viewer’s experience of painting as a result.

The new body of work brings together paintings using a limited palette. Their subjects are drawn from the immediate environment of the artist. As such, Gediz’s paintings invite us to an intimacy of moments, in which the artist aims to connect with the world through her own ‘clutter’.

Some of the objects represented in the paintings will be included in the exhibition, simply as they appear to the artist in all their vulnerability, functioning as minimal sculptural elements. By doing so, the artist asks the viewer to cross a boundary into a space within which the subjectivity of objects becomes a navigational tool: Here, we create sense and links between the works, and weave our own thread of meaning.

 

 

 

 

Leylâ Gediz was born in Istanbul in 1974. She lives and works in Istanbul and Lisbon.
Gediz occupies an important place in the field of visual arts in Turkey.  She completed her MA in Visual Arts at Goldsmiths College (London) and a BA in Fine Art at The Slade School of Fine Art, UCL (London) after attending to 
Staedelschule für Bildende Künste in Frankfurt and the Chelsea College of Art and Design in London. She has been widely exhibited and her work is included in several prestigious private and public collections.  

 

 

 

www.thepill.co  Mürselpaşa Caddesi 181, Balat / Istanbul  Tue - Sat, 10:00 - 18:00